ZİYNET EŞYALARININ İADESİ DAVALARINDA ÖNEMLİ HUSUSLAR

Okunma: 1844
Türkiye 22 Eylül 2016 21:45
Videoyu Aç ZİYNET EŞYALARININ İADESİ DAVALARINDA ÖNEMLİ HUSUSLAR
A
a

Değerli okurlarım kanunen düğünde takılan takıla kanunen geline aittir. Ancak kadın dava konusu edilen çeyiz ve ziynet eşyalarının davalıda yani kocasında kaldığını ileri sürmüş, ise davalı koca ise ziynetlerin ve bir kısım çeyiz eşyalarının davacı tarafından götürüldüğünü ve bir kısım çeyiz eşyalarının müşterek konutta kaldığını ve iade etmeye hazır olduğunu savunuyor ise Hayat deneylerine göre olağan olanın ziynet eşyalarının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.

Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götü-rülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir.

Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır.

Davacı kadın evi son terk ettiği tarih itibariyle dava konusu çeyiz ve ziynet eşyalarının götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını, daha önce götürme fırsatı elde edemediğini tanık beyanı ile ispat etmelidir.
Bu konuda siz değerli okurlarıma emsal bir yargıtay kararı sunmak istiyorum

T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi

E:2011/828
K:2011/7379
T:04.07.2011

Ziynet Eşyalarının Aynen Iadesi

Özet
Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kadına bağışlanmış sayılır. Davalı koca, ziynet eşyalarının davacı kadının onayı ile bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığını kanıtlanması halinde, ziynet eşyalarının iadesinden kurtulur.

4721 s. Yasa m. 6

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan alacak davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde 17.835 TL bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, çeyiz ve ziynet eşyalarının tarafların müşterek mülkiyetinde olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, evlilik akdi sırasında çeyiz listesinde yazılı 61 adet çeşitli ziynet ve çeyiz eşyalarının davalıya teslim edilmesine rağmen davacıya iade edilmediğini belirterek çeyiz ve ziynetlerin mümkünse aynen, değilse bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı savunmasında, davacının iddia ettiği eşyalardan bir kısmını müşterek konuttan alarak birlikte yaşamaya başladığı kişinin evine götürdüğünü, buna ilişkin boşanma dosyasında deliller olduğunu, eşyaların bir kısmının depoda durduğunu ve davacıya teslim etmeye hazır olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece çeyiz senedindeki eşyaların taraflara ortak olarak bağışlandığını, bu nedenle çeyiz senedinde belirtilen eşyaların tarafların müşterek mülkiyetinde olduğunun tespitine karar verilmiştir.

Kural olarak, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılır. Dava konusu kadına ait altınlar koca tarafından bozdurulup değişik amaçlarla kullanılmış olabilir. Çeşitli sebeplerle (evin ihtiyaçları, düğün borçları, balayı vs.) koca tarafından bozdurulan bu altınların karşılığının hibe edilmediği müddetçe kadına iadesi zorunludur. Ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur.

Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte-yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Davacı kadın dava konusu edilen çeyiz ve ziynet eşyalarının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise ziynetlerin ve bir kısım çeyiz eşyalarının davacı tarafından götürüldüğünü ve bir kısım çeyiz eşyalarının müşterek konutta kaldığını ve iade etmeye hazır olduğunu savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın ziynet eşyalarının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.

Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götü-rülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir.

Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır.

Olayımızda; davacı kadın evi son terk ettiği tarih itibariyle dava konusu çeyiz ve ziynet eşyalarının götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını, daha önce götürme fırsatı elde edemediğini dinlettiği tanık beyanı ile ispat edememiştir. Bununla birlikte davalı bir kısım çeyiz eşyalarının kendisinde kaldığını ve davacıya iade etmeye hazır olduğunu bildirmiştir. Bu durumda davalı tarafça evde kaldığı kabul edilen ekli liste ile bildirilen bir kısım çeyiz eşyaları yönünden davacının talebi gibi bir karar verilmesi gerektiği halde ve diğer çeyiz eşyaları ile ziynetler yönünden ise dava dilekçesinde yemin deliline de dayanılmış olduğundan, varlığına ve miktarına karşı çıkılan çeyiz ve ziynet eşyalarının elinden alındığı, götürülmesine engel olunduğu, davalı tarafta kaldığı konusunda davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, değerlendirmede yanılgıya düşülerek eksik inceleme ile yazılı şekilde çeyiz senedinde belirtilen eşyaların tarafların mülkiyetinde olduğunun tespitine şeklinde karar verilmiş olması doğru değildir.

Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK’nm 428. maddesi uyarınca hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 04.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu karara göre kadın evi son terk ettiği tarih itibariyle dava konusu çeyiz ve ziynet eşyalarının götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını, daha önce götürme fırsatı elde edemediğini tanık beyanı ile ispat etmelidir.İspat edemezse davası reddedilir.
Bu konudaki sorularınızı 0 532 508 90 45 nolu irtibat telefonuma bilidirebilirsiniz.

AV.NEVİN ÖMEROĞLU DEMİREL İSTANBUL BAROSU

1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

hava durumu HAVA DURUMU
arşiv HABER ARŞİVİ
linkler LİNKLER
Bu haber ilginizi çekebilir! Kapat