Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan,
Güney Amerika ziyareti dönüşü uçakta beraberinde götürdüğü gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Suriye'deki gelişmeleri değerlendiren Erdoğan hem
Rusya'ya hem de ABD'ye sert sözlerle yüklendi. ABD'nin PYD tutumunu değerlendiren Erdoğan,
Obama'ya "Biz nasıl güveneceğiz? Ben miyim senin ortağın, yoksa
Kobani'deki teröristler mi?" diye seslendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, '
Suriye'de bir fiili durum oluşturulur mu?' sorusunu, 1 Mart tezkeresini örnek vererek, "Irak'ta düşülen hataya
Suriye'de düşmek istemiyoruz. 1 Mart tezkeresinin yanındaydım, karşı olanlar bunu açıkça söylemediler. 1 Mart tezkeresi ilk anda kabul edilip
Türkiye,
Irak'ta olsaydı,
Irak'ın durum böyle olmazdı" sözleriyle yanıtladı.
Erdoğan,
"Şu anda biz bütün güvenlik güçlerimizle, her şeyimizle tüm ihtimallere karşı hazır durumdayız." dedi.
Erdoğan,
Şili, Peru, Ekvador ve
Senegal'i kapsayan ziyaretlerinden dönerken dün uçakta özetle şunları söyledi:
"AVRUPA DERTLİ DEĞİL"
Güney Amerika seyahatinde Suriye konusunda verdiğiniz mesajlar nasıl karşılandı? O ülkelerin liderleri ikili görüşmelerde ne mesajlar verdi?
Kimse, 'Doğru değil' demiyor. Tam tersine, hepsi 'Haklısın' diyor. Ama önemli olan hak vermek değil, hakkı teslim etmek, gereğini yerine getirmektir. Orada insanlar acımasızca öldürülüyor. 400 bin insan katledildi, tarih katledildi, ölenler Müslüman, yok olan İslam tarihi. Bu kadar acımasızca yapılıyor, bunu kenara koymak mümkün değil.
İran'ın tutumunu anlamakta zorlanıyorum. Bir şey söylediğimiz zaman da güceniyorlar. Burayı niçin mezhep savaşına kurban ediyoruz. Yaşanan acılardan dolayı bizler dertliyiz, bunlar dertli değil.
Avrupadertli değil, işi ucundan tutuyorlar.
TERÖRDE BATI SİLAHLARI
Bizdeki PKK terör örgütünün hücrelerinden çıkanlar arasında Rus silahı var mı? Var. ABD silahları var mı? Var. Batı'nınkiler var mı? Var. Nereden geliyor bu silahlar?
'Yapmayın, bunlara (PYD) göndereceğiniz silahların bir kısmı DAEŞ'e gidecek' dedik. En modern silahlar şu anda DAEŞ'in elinde. PYD'nin, DAEŞ'in elindeki silahların bazılarını biz almakta zorlanıyoruz. Dost dediklerimiz gereğini yapmıyor.
"SURİYE'DE BÖYLE GİTMEZ"
Suriye'de bir fiili durum oluşturulur mu? Olursa, Türkiye ne yapabilir?
Dar kapsamlı bir güvenlik toplantısı yapıp, hassas konularımızı orada değerlendireceğiz.
Irak'ta düşülen hataya
Suriye'de düşmek istemiyoruz. Ben 1 Mart tezkeresinin yanındaydım, karşı olanlar bunu açıkça söylemediler. Birileri de gizli kulisler attılar. O insanların kimler olduğunu araştırır bulursunuz. 1 Mart tezkeresi ilk anda kabul edilip
Türkiye,
Irak'ta olsaydı,
Irak'ın durum böyle olmazdı. 1 Mart tezkeresi ilk anda geçseydi,
Türkiye masada olacaktı. O zaman Bush (ABD Başkanı), benimle yaptığı görüşmelerde bir ricada bulundu. Ama maalesef biz kendi arkadaşlarımızın yanlışıyla baş başa kaldık. Sonra göreve geldim, Başbakan oldum, tekrar ricada bulundu ve tezkere geçti ama o zaman da Kuzey
Irak'taki Kürt kardeşlerimiz bizim oraya girmemizi istemedi. Biz de, "İstenmediğimiz yere girmeyiz" dedik. Ufku görmek çok önemli. Şimdi
Suriye'de bu iş ancak bir yere kadar böyle gider. Bir yerden sonra böyle gitmez. Hassasiyetlerimizi
Türkiye olarak korumak zorundayız. Bu hava sahası, sadece
Türkiye'nin hava sahası değildir. Aynı zamanda NATO hava sahasıdır. Onlar da gerekli adımları atmak durumundadır. Yaşananlar aynı zamanda herkes için bir test niteliği taşıyor.
"TÜM İHTİMALLERE HAZIRIZ"
Türkiye ani bir hareketle karşı karşıya kalabilir mi?
Bu tür şeyler konuşulmaz, gerektiğinde gereken neyse yapılır. Şu anda biz bütün güvenlik güçlerimizle, her şeyimizle tüm ihtimallere karşı hazır durumdayız. Kimsenin endişesi olmasın.
Suriye konusunda yeni bir tezkere gündeme gelir mi?
Ülkemize yönelik tehditlere karşı Silahlı Kuvvetlerimiz her türlü yetkiye zaten sahip durumda. Ulusal güvenliğimiz açısından bir sıkıntı yok.
Suriye'de hedeflenen çözüme tarih vermek mümkün mü?
Bu işlerin tarihi olmaz. Nitekim
Suriye krizinde de çok farklı şeyler düşünülüyordu ama olay halihazırda 5 yılı aşmış vaziyette
.
MERKEL'İN ZİYARETİ
Almanya Başbakanı Merkel, sanki biraz da panikle yine Türkiye'ye geliyor.
Şansölye
Merkel'le son zamanlarda görüşmeler sıklaştı. Bu güzel bir bakıma. Sayın Davutoğlu'nun
Almanya seyahati,
Merkel'in
İstanbul'a gelmesi, Davutoğlu ve şahsımla yaptığı görüşmeler, ardından
Londra görüşmesi ve şurada bir hafta oldu olmadı hemen buraya geliyor olması... Pazartesi kendisiyle
Ankara'da görüşeceğim. Sayın Başbakan da görüşecek. Ana başlık büyük ihtimalle mülteciler sorunu. Yapılan donörler toplantısında verilmiş 10 milyar Euro'luk sözden bahsediyorlar. Daha önce
Türkiye'deki Suriyeliler için kullanılmak üzere 3 milyar Euro sözü var... Daha bunlardan en ufak bir şey
Türkiye'ye yansımış değil. Bütün bunları görüşme şansımız olacak.
"SURİYE'DE SINIRIN MI VAR SOYDAŞLARIN MI VAR?"
Halep'e doğru saldırılar artıyor. 70 bin kişinin daha kapımıza dayandığından söz ediliyor. Bu arada Rusya kaynakları da Türkiye'nin büyük bir askeri operasyon hazırlığında olduğu yönünde haberler yayıyor. Türkiye'nin yol haritası nedir?
Halep'in bir bölümünde şu anda rejim orayı kesmiş durumda, koridorun güneyinden kuzeye geçiş şu an itibarı ile mümkün değil.
Türkiye tehdit altındadır. Bunlar kapımıza dayanmışsa, başka çareleri de yoksa, gerekirse bu kardeşlerimizi yine almak zorundayız, alacağız.
Rusya'nın "TSK hazırlık içerisindedir" iddiasına gelince. Aslında Rusya'ya sormak lazım:Senin ne işin var
Suriye'de? Şu anda adeta işgalcisin. Sen devlet terörü estiren bir kişiyle beraber hareket ediyorsun. 400 bin kişinin katiliyle beraber hareket ediyor, sivilleri öldürmeye devam ediyorsun. Türk askeri asla o tür eylemler içinde olmamıştır. Biz, kendimizi savunma noktasında her an hazırlıklı olmak mecburiyetindeyiz. Kaldı ki orada bizim soydaşlarımız da var. Ey
Rusya, senin burada sınırın mı var, soydaşların mı var? Neymiş, Esed çağırmış. BM Güvenlik konseyinin 2254 sayılı kanunu bir an evvel işletmesini bekliyoruz. O adımın atılması lazım, silahların susması lazım, göçmenlerin korunması adımlarını atması lazım. BM Güvenlik Konseyi ağır hareket ediyor.
"ÖRFİ GİYSEM KIYAMET KOPAR"
Şili, Peru ve Ekvador başkanlık sistemi ile yönetiliyor. Danışmanlarınız bu ülkelerdeki başkanlık sistemi ile ilgili bir çalışma yaptı mı? Türkiye'de süreç nasıl işleyecek?
Parlamentoda yapılacak çalışma,
Türkiye'de bu konuyu düşünen bütün kesimler için işaret fişeği olacaktır.
Latin Amerika ülkelerinde yönetim biçimleri farklı yerlerden etkilenerek şekillendi. Kimisi sosyalist yönetimlerden, bir kısmı da kapitalist yönetimlerden, ABD'den bazı şeyler kaptı. İdari bakımdan hukuku çok iyi olan yönetimler var. Ama aralarında farklılıklar da var. Ekvador,
Şili, Peru birbirinden farklı.
İspanya'dan tamamen kopabilmişler mi, hayır. Ortak dil İspanyolca. Örf ve âdetlerde kopmamışlar. Kendi gelenek göreneklerine çok önem veriyorlar. Ekvador'da bizi kendi gelenekleri, görenekleri ile karşıladılar. Sayın Başkan giydiği gömlekle bir mesaj veriyor. Aynı kişi kravat da takıyor. Ceketinin altındaki gömlek örfi gömlekti. Bizde böyle şeyler olsa, yazılı ve görsel medya günlerce kıyamet koparır kravatı niye yoktu diye.
Beştepe'de yaşadıklarımız çok açık net ortada.Türkiye'ye dönecek olursak, ben 6 aylık süreci çok önemsiyorum. 6 aylık süreç içinde dört partinin üçer temsilcisi acaba neler söyleyecekler. Onlar o çalışmayı yaparken biz boş mu duracağız, elbet boş durmayacağız.
Beştepe toplantıları ile sivil toplum örgütleri ile yanımdaki mesai arkadaşlarımdan oluşturduğum 20'ye aşkın ekibimle temaslar sürdürülecek.
"SENİN ORTAĞIN BEN MİYİM KOBANİ'DEKİ TERÖRİST Mİ"
PYD'nin yanlış yönlendirmesiyle ABD uçaklarının sivilleri vurduğu haberleri var. Batı'nın PYD'ye bakışında farklılık oluşur mu?
PYD bir terör örgütüdür. YPG bir terör örgütüdür. PKK ne ise PYD odur. Bunu bütün uluslararası örgütlere taşıyacağız. Taşımadığımız her an bizim için kayıptır. Terör örgütü olarak ilan edilmesi için adımlar atılmazsa geç kalırız. Bakın, Biden (ABD Başkan Yardımcısı) yanında bir yardımcısı ile geldi. Daha önce Sayın
Obama'nın yanında da adı geçen bir ulusal güvenlik temsilcisi. Tam
Cenevre'deki görüşmeler sırasında kalkıyor,
Kobani'ye gidiyor.
Kobani'de sözde bir generalden plaket alıyor. Biz nasıl güveneceğiz? Ben miyim senin ortağın, yoksa
Kobani'deki teröristler mi?
"ABD YUMUŞUYOR"
Suriye'de oluşturulmasını önerdiğiniz 'güvenli bölge' konusunda bir gelişme var mı?
Benim bu düşüncemi G-20 ülkelerinin tamamına yakını biliyor. Terörden arındırılmış güvenli bölge, bunun yanında uçuşa yasak bölge düşüncelerimi hepsine aktardım, hepsi olumlu sözler söyledi ama dönüş henüz olmadı. Burada terörden arındırılmış bölge konusunda, kilometresine varıncaya kadar ABD ile mutabıkız. 'Bu bile azdır' dedim Sayın
Obama'ya; biz bunu büyütebiliriz. İnşaat sektöründe başarılıyız. Donörlerin katkılarıyla,
Suriye sınırları içinde güvenli bölgede bir şehir kurabiliriz.
ABD üzerine düşeni yerine getiriyor mu?
Yerine getirdikleri var, getirmedikleri var. Güvenli bölge konusunda ABD baştan itibaren pek inanmamıştı, sonra inanmaya başladı. Uçuşa yasak bölgeye karşı çıktılar ama onda da şu anda bir yumuşama var.
"BAŞBAKAN GÖRÜŞMESİN BAKANLAR GÖRÜŞSÜN"
Mısır'la ilişkilerde bir gelişme var mı?
O konu ile ilgili benim tavrım net.
Mursi ve arkadaşları başta olmak üzere idamlarla ilgili kararlar gözden geçirip kaldırılmadıktan sonra, ben
Sisi (
Mısır Cumhurbaşkanı) ile görüşmem. Bakanlarımız muhataplarıyla görüşebilir. Ama Başbakanımızın görüşmesini doğru bulmam.
Türkiye ile
Mısır halkı, aynı kültür, aynı değer yargılarına inanan iki ülke. Tabii ki biz bu noktada kopamamalıyız.
Suudi Arabistan'ın Müslüman Kardeşler'le ilişkilerinde yumuşama işaretleri var. Bu, Mısır'ın da bakışını yumuşatabilir mi?
Temenni ederim ki yumuşatır.
"İMRALI MUHATABIMIZ OLMAZ"
Başbakan Davutoğlu, Mardin'de 10 maddelik planı açıklarken 'seferberlik'ten söz etti. Ayrıca, 'Masa İmralı'da değil, Ankara'da' dedi. Leyla Zana'nın sizinle görüşme talebi olmuştu. 'Muhatap' konusu bundan sonra nasıl gelişir?
Ben 'Çözüm süreci buzdolabındadır' dedim.
İmralı hiçbir zaman hükümetin muhatabı olamaz, kesinlikle olmamalıdır da.
İmralı ile devletin çeşitli kurumları, başta Milli İstihbarat Teşkilatı olmak üzere görüşebilir.
Hükümet de ona göre adımlar atar. Mesela milletvekillerine müsaade ediyorduk, gidiyorlardı. Ama daha sonra dedim ki arkadaşlara, kesinlikle milletvekillerinin de gitmemesi lazım. Müsaade edildi de ne netice aldık? Bunların şov yapmasına fırsat vermenin bir anlamı var mı? Leyla Hanım konusuna gelince. Önce git yemin et. Yemin ettikten sonra, herhangi bir pazarlık kaydı olmaksızın benden bir randevu istersen, kabul ederim. (Kaynak: Hürriyet)