Geçtiğimiz aylarda yapılan genel seçimlerde AK Parti İstanbul 2. Bölge 28. Dönem Milletvekili Aday Adayı olan genç iş insanı Sultangazi Parıltı Ağız Ve Diş Sağlığı Polikliniği Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Yılmaz, olası İstanbul Depremi öncesi kentsel dönüşüm projesinin hayata geçirilmesini kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Yılmaz, yetkililere çağrıda bulunarak şunları söyledi. “Deprem riski nedeniyle kentsel dönüşüm ertelenemez bir gerçektir. Ancak, bu konuda zaman kaybetmeden harekete geçilmelidir. Aksi takdirde yaşanabilecek büyük İstanbul depreminin faturası çok ağır olacaktır” dedi.
Türkiye, yeryüzünün en aktif fay zonlarının olduğu ve her zaman büyük deprem riskinin bulunduğu bir bölgede yer alıyor. Türkiye deprem bölgeleri haritasına göre ülke topraklarının yüzde 96’sı (bunun yüzde 66’sı 1. ve 2. derece deprem bölgesi), nüfusunun da yüzde 98’i deprem riski altında. Öteden beri konunun uzmanları tarafından bilinen bu gerçek, 1999 yılındaki iki deprem -17 Ağustos Gölcük ve 12 Kasım Düzce depremleri- sonrasında tüm ülke gündemine girdi; o tarihten bugüne de deprem, halkın ciddi bir gündemi durumunda.
1999’daki Gölcük ve Düzce depremlerinin yarattığı yıkım, can kayıpları ve devasa ekonomik zararlar (Gölcük depreminin etkilediği alanda bulunan yapıların yaklaşık yüzde 25’i yıkıldı ya da ağır-orta düzeyde hasar gördü) içinde yaşadığımız konutların, iş yerlerimizin, okul, hastane, alışveriş ve sosyal yapıların güvenilirliğini sorgulamamıza yol açtı.
1999 Marmara depremlerinden sonra, yapı inşa sisteminin düzenlenmesi ve kayıtlarının tutulması ile ilgili bazı adımlar atıldı.
1998 yılında yayınlanan Deprem Yönetmeliği hayata geçirildi.
Yapı Denetim Yasası çıkarıldı.
Yapı malzemeleri (beton/demir) üretimi ile ilgili standartlar ve kurallar düzenlendi.
Bu düzenlemeler 2000 ve sonrasında inşa edilen yapılarla ilgili kısmen bilimsel veriler sağlasa da yapı stokunun çok büyük kısmını oluşturan 1999 öncesinde inşa edilmiş yapılarla ilgili çalışmalar ve düzenlemeler çok yetersiz kaldı.
2011 yılına gelindiğinde depremin merkezi bu kez Van’dı. Ekim ve kasım aylarında yaşanan iki depremin ardından yaşanan yıkım ve can kayıpları, güvenilir olmayan yapı stokuna ve yerleşim alanlarına sahip kentlerde yaşadığımız gerçeğini bir kez daha su yüzüne çıkardı.
Mevcut yapı stokunun bu durumda olması kentsel dönüşüm ihtiyacını ortaya çıkardı. Bakanlık da -20 milyonluk mevcut yapı stokumuzun üçte birine tekabül eden yaklaşık 7 milyon yapının deprem güvenlikli olmadığını ve bu yapıların yenilenmesi gerektiğini- açıklayarak 6306 Sayılı ‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’u yürürlüğe soktu.
Türkiye, 6 Şubat günü “yüzyılın felaketi” olarak adlandırılan bir yıkıma uyandı. Sabah 04.17’de merkez üssü Gaziantep-Kahramanmaraş sınırında olan 7. 8’lik büyük bir deprem yaşandı. Bunun sonucunda Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Malatya, Adana, Osmaniye Elazığ ve Kilis olmak üzere 11 ilde büyük bir yıkım gerçekleşti. Ancak ne yazık ki yıkım bununla sınırlı kalmadı ve ilk depremin ardından yine Antep, Maraş ve Malatya’da biri 7,5, biri 6,7, diğer ikisi ise 6,0 büyüklüğünde olan; ilk deprem tarafından tetiklenmiş dört büyük deprem daha gerçekleşti. Ancak bölgede yaşanan deprem zincirinin mahiyetine rağmen yıkım ve felaket boyutunu artıran temel etken bölgedeki yapı stokunun gerekli şartları sağlamaması, diğer bir deyişle insan ve ihmal unsuru oldu. Dolayısıyla bölgede yaşanan afeti “yüzyılın felaketi” yapan depremin istisnai yapısına ek olarak ihmalkârlıktır.
Bu depremlerin ardından uzmanlar olası büyük İstanbul depremi için hazırlıklı olmamız konusunda uyarılarda bulunuyor. Bizler bu konuda ne kadar hazırlıklıyız? Bütün bunları bir dosya halinde sunabilmenin yolu depreme karşı nasıl bir kentsel dönüşüm olmalıdır sorusu akla geliyor?
Nasıl Bir Kentsel Dönüşüm?
Peki, depreme dayanıklı kentler yaratmak için uygulanacak dönüşüm nasıl olmalı?
Sadece yüksek risk taşıyan yerleşim alanları değil, standardı düşük ve niteliksiz yapılar da kentsel yenileme ve dönüşüm yerleri olarak görülmeli.
Yenileme alanlarına yönelik uygulamalar planlı bir şekilde yapılmalı ve dönüşüm kentsel yaşamın odak noktasında insan bulunduğu bilinciyle gerçekleştirilmeli.
Kentsel dönüşüm; ev, okul, iş yerleri ve benzeri yerleşim yerlerinin ulaştırması ve diğer altyapı sorunlarının giderilmesi temelinde bütünlüklü bir kent planlaması kapsamında ele alınmalı.
Mühendislik, mimarlık ve şehir planlama disiplinlerinin teknik, bilimsel ve yasal gereklilikleri ile teknik ilkelerini kılavuz alarak orman, kıyı, doğal kaynaklar, kent tarihi ve kültürünü yok etmeden, toplumu ve kent kimliğini önceleyen bir kentsel dönüşüm modeli geliştirilmeli.
Kentin demografik yapısını değiştirmeden, herkesin yaşadığı bölge içerisinde depreme dayanıklı, yaşanabilir konut sahibi olması sağlanmalı.
Bir deprem ülkesi olma gerçeğinden hareketle, devletin anayasal görevlerinden biri olan sağlıklı, güvenli ve yaşanabilir kentler kurabilmek ve yaşanabilir bir çevre oluşturabilmek için öncelikle sürece katılacak tüm aktörlerin yer aldığı örgütlenme biçimleri oluşturulmalı.
Tüm süreç, ilgili meslek odaları, üniversiteler, sivil toplum örgütleri ve halk komitelerinden oluşturulacak denetleme kurullarının denetimine açık hale getirilmeli.
Erdem Yılmaz Kimdir?
ES-ER DENTAL LAB. Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Yılmaz’ın çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya gelen Erdem Yılmaz, üniversite eğitimin ardından Sultangazi Parıltı Ağız Ve Diş Sağlığı Polikliniği Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmaktadır. 2023 yılında yapılan genel seçimlerde AK Parti İstanbul 2. Bölge 28. Dönem Milletvekili Aday Adayı olmuştu.